The Sandman Dizi Konusu ve Yorumu – Otuz Yıllık Düş

The Sandman Dizi Konusu ve Yorumu adlı yazıda okuyucular; dizinin konusuna, yorumuna, oyuncu kadrosuna, çizgi romana, yayın tarihine, yayınlandığı platforma, imdb puanına ve kişisel analizlerime ulaşabilirler. Keyifli okumalar. Bilgitutuk.com

the-sandman-dizi-konusu-yorumu-oyuncuları

Çizgi roman, okuyucunun zihninde kalıcı yer eden ve fanatizmi doruklarda yaşatmasına neden olan bir etkiye sahip. Bunun sebebi ise, insanı görsel olarak etkisi altına alabilmesi. Bir de bu görsele etkili ve ilginç bir hikaye etkilediğinizde; bu seri, yıllar boyu devam eden bir efsaneye dönüşebiliyor. Tıpkı 1989 yılında yayımlanmaya başlanan ve günümüzde ete kemiğe bürünmüş, düşler diyarının karanlık Lordu Morpheus’un hikayesi gibi. The Sadman; yedi sonsuz kardeşten üçüncüsü olan Düş Lordu Morpheus’un (Tom Sturridge) etrafında dönen olayların anlatıldığı, Neil Gaiman tarafından yazılan bir çizgi roman serisi.

Seri, 1989 yılından 1996 yılına kadar 75 sayı boyunca yayımlanmayı başarmakla kalmayıp, kendi zamanının en çok satılan çizgi romanı olmayı başarmıştır. Soyut kavramların ön planda olduğu bu karanlık dünyayı; 5 Ağustos 2022 tarihinde Netflix platformu ekrana taşımayı başarıyor. Hiç kuşkusuz hayranların dört gözle beklediği bu kavuşma; yeni şeyler denemekten çekinmeyen bir platform için pek de zor olmamıştır. Dizinin ilk sezonu 10 bölümden oluşurken devamı gelecek gibi duruyor. Zira hayranlar yıllar süren bekleyişin acısını bir sezonda çıkaracak gibi durmuyor.

The Sandman Dizi Konusu

Düş Kralı Morpheus, rüya aleminden sorumlu bir Sonsuzdur. Yedi Sonsuzdan ( Keder, Ölüm Düş, Yıkım, İhtiras, Umutsuzluk, Hezeyan) üçüncüsü olan Morpheus, bir gün insanların dünyasına gitmeye karar verir. Zira yarattığı bir düş, insan dünyasında zevk için öldürmeye başlamıştır. Fakat bu düş kralı için dünya, gücünün azaldığı gerçek bir alemdir. Uykularında efendisi olduğu bu insanlar uyanıkken onun için büyük tehdit oluşturmaktadırlar. Uyanıkların dünyasına gittiği sırada, oğlunu geri almak için Ölüm’ü çağırmaya çalışan büyücü Roderick Burgess tarafından tuzağa düşürülür. Büyücünün bodrum katında yüz yıl süren tutsaklığın ardından kaçmayı başarır. Fakat gücünün sembolü olan; kumu, miğferi ve yakutunu bulmak zorundadır. Çünkü düşler diyarı onun yokluğunda yıkıma uğramış, yarattığı düş ve kabuslar diyarı terk etmiştir. Tüm bunları eski haline getirebilmek için gücünü toplaması gerekmektedir.

İlk olarak kumunun peşine düşer. Kum, bir büyücü tarafından satın alınmıştır. Büyücü ise kumunu eski kız arkadaşının evinde bırakmıştır. Fakat kumun bir özelliği vardır. İnsanların eline geçtiğinde onları felakete sürükler. Zira büyücünün arkadaşının evine de bir felaket uğramıştır.

Miğferi bulmak kumdan daha da zor olur. Miğfer bir iblise sunulmuş ve cehennemin tehlikesi girdaplarında kaybolmuştur. Düş kralı cehenneme giderek iblisi bulur. İblis, değerli Miğferi vermek istemez ve düello düzenlemek ister. Fakat bu düelloda kendisini cehennem lordu Lucifer ( Gwendoline Christie) temsil edecektir. Gücünün kat be kat üstünde olan bu varlıkla düelloya çıkan Düşler Lordunun işi hiç kolay olmayacaktır.

Son olarak insanoğlunun elinde bir silaha dönüşen yakutun peşine düşer. Yakut onu yıllar boyu esir eden adamın gayrimeşru oğluna götürmüştür. Yakutun zehriyle akli dengesini kaybeden John (David Thewlis). Düşmanlıkların kan yoluyla nesilden nesile aktarılma gibi bir huyu vardır. John da babasının kanından ilham alarak düşler kralına savaş açar. Yakutun gücü akli dengesini her geçen gün bozarken, bu adamın tek bir hedefi vardır. Dünyada hiç kimsenin yalan konuşmaması. Dürüstlüğün yıkıma, gerçeğin ise hayal mezarına dönüşeceğini bilmeden değiştirmeye çalışır dünyayı.

the-sandman-dizi-konusu-yorumu-oyunculari-imdb

Dizi Konusu İtibariyle Beklentiyi Karşıladı mı?

Çizgi roman kültürünü çok benimseyemeyen bir kişi olarak söyleyebilirim ki ilk izlediğimde tam olarak beğenemedim. Sanki dizi kendisini yıllar önce okuyan hayranları için çekilmiş gibiydi. Soğuk, bilmiş bir tavırla. Ben çekeyim de sen zaten biliyorsun der gibi bir tavrı vardı dizinin. Fakat çizgi roman havasından uzaklaşılmadan ekrana gelme çabasında olduğunu fark ettiğimde bu durumu kabul ederek izlemeye devam ettim. Açık konuşmam gerekirse ben pek beğenemedim. Bilmiyorum belki nedeni soyut ağırlıklı yapımların beni çok cezbetmemesi olabilir.

Dizi fazla soyut ve soğuktu. Anlatmaya çalıştığı çok konu ve vermeye çalıştığı çok mesaj olmasına rağmen bir şeyler eksik kalıyordu dizide. Olay bütünlüğü ve bölümler arası bağlantılar sağlam değildi. Sadece sevdiğim iki bölüm vardı diyebilirim. Biri restoranda geçen John’un oradaki insanları yalandan arındırdığı bölüm bir de koleksiyoncular bölümü. Cehennem bölümü ise birçok kesimin aksine en saçma bulduğum yerdi. Ben düello dedikleri zaman çok farklı şeyler anlamıştır fakat adamlar resmen oyun oynadılar. Her ne kadar saçma da bulsam sonunda umudu yenecek hiçbir şeyin olmaması mesajı biraz olsun; ‘neyse zamanım boşa gitmemiş’ dedirtti bana.

Olmayan Ne?

The Sandman dizisinin devamı hiç kuşkusuz gelecektir. Çünkü diğer sonsuzların- nedenini anlamadığım bir şekilde- düş kralına olan oyunları bitecek gibi durmuyor. Üstelik yendiği düello sonucu Lucifer ile de arası bozulmuştur. Onun da düşmanlığını hesaba katarsak bir iki sezon daha düş kralını izleyeceğiz gibi duruyor. Hikayenin yaratıcısının soyut kavramlardan bir dünya yaratmasına takdir etmek gerekiyor. Düşlerden bir dünya kurmuş adam kendine. Üstelik bunu 30 yıl önce yapmış ve en çok satanlara girmeyi başarmış. Somutun arasında kaybolmuş değerleri bu şekilde gün yüzüne çıkarmaya çalışmış.

Vermeye çalıştığı her mesajı algılamama rağmen dizinin hikayesinin çok havada kaldığını söylemeliyim. Örnek vermem gerekirse; düş kralı kardeşi ölüm ile dertleşirken eşyalarını ararken başına neler geldiğini anlatıyor. Üç bölümde bulunan eşyaların nasıl böyle derin bir hikayesi olabilir ki. Sanki sezonlar geçmiş aradan gibi konuşuyordu. Bu da izlerken insanı hikayenin ruhundan çıkarıp atıyor. Karakterlerin devamlılığı olmaması da dizinin eksik bir yönüydü. Tam birine alışıyorken başka karakterler giriyor hikayenin arasına. İlk beş bölüm bir bütün içerisinde ilerlerken altıncı bölüme ara bir hikaye sıkıştırıyorlar. Yediden sonra olan bölümler ise bambaşka hikaye olarak yoluna devam ediyor. Ben bütünlükten yoksun hikayeleri sevemiyorum. Pek çok insanın bu yorumuma katılmayacağını düşünsem de gerçeği söylemek zorundayım.

Dizinin imdb puanı 8.0/10. Bu da son zamanlarda gördüğüm en yüksek puan. Bana göre bu, fanatik izleyicilerin dört gözle beklediği bir yapımın nihai sonucu olmuş. The Sandman Dizi Konusu ve Yorumu adlı yazı okuyucuları tarafından beğenilmesi olağan fakat hiç bilmeyen zihinlere işlemesi zor bir hikaye den bahsediyor. sonuna gelmiş bulunmaktayım. Keyifli Seyirler…

The Sandman Dizi Oyuncu Kadrosu

Tom Sturridge, Jenna Coleman, Gwendoline Christie, Taron Egerton, Boyd Holbrook, David Thewlis, Mason Alexander, Razane Jammal gibi isimler yer almaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.