The King’s affection dizisinin konusuna ve yorumlarına değineceğim bu yazımda kişisel analizlerime de yer veriyorum. Bu içeriği beğenirseniz ve diğer yazıları mı da okumak isterseniz bilgitutuk.com site adresine sizleri bekliyorum. Keyifli okumalar…
Güney Kore sineması çok seviyor bu tür konular. Kadını erkek kılığına sokma olayından bahsediyorum. Kore erkeklerinin pürüzsüz ve bakımlı görünüşleri de bu durumu onlar için olağan kılabiliyor. Kadının hafif erkeksi tavır sergilemesi ve biraz sert bir mizaca sahip olması yeterli.

Netflix platformunda yayın hayatına başlayan The King’s Affection dizisinin konusu da bir kadının erkek kılığına girmesi.
Gelelim Dizinin Konusuna
Veliaht prensesin doğum sahnesiyle başlıyor dizi. Tüm saray kralın varisinden çıkacak bir sese odaklanırken, prensesin odasından gelen çığlıklar ilk doğumun ardından kesilmez. Veliaht prenses ikiz doğuruyordur. İlk doğan erkek çocuğunun ağlamasının ardından gelen sevinç, ikinci kız çocuğunun doğumuyla büyük bir öfkeye bırakmıştı kendini.
Kral, doğan kız çocuğunun öldürülmesi emrini verir; akabinde o doğumu gören tüm çalışanların. Veliaht prenses çocuğunun öldürülmesine kayıtsız kalamaz ve bebeği, doktorun yardımıyla ölü gibi göstererek saraydın kaçırır. Yıllar sonra büyüyen erkek kardeş; zeki, görgülü, ileri görüşlü bir prenstir artık. İkiz kardeşinden habersiz büyürken, bir gün sarayda onunla karşılaşır. Tıpatıp birbirlerine benzeyen ikizler bir süre yer değiştirirler. O sırada veliaht prensesin babası, kızın yaşadığını öğrenir ve ölüm emrini verir. Suikastçı; çarşının ortasında kız kılığındaki prensi tanıyamaz ve ikizi zannederek öldürür.
The king’s affection dizisinin konusu tam da burada başlar işte. Kızın yaşaması için erkek kardeşinin yerine geçmesi gerekmektedir. En önemlisi de bir zamanlar sevdiği adamı unutmalı ve ona erkek olduğunu kanıtlamalıdır. Zira sevdiği adam saraya kâtip olarak atanmıştır.

The King’s Dizisi Konusu İtibariyle Beklentiyi Karşıladı mı?
Netflix platformu diziyi haftalara bölerek yayınlıyor ve şu ana kadar sadece iki bölüm izleyiciyle buluştu. Dizinin genel atmosferi, diğer tarihi Kore dizilerinden farksız. Taht kavgaları, iktidar mücadeleleri, soyundan birini tahta oturtma çabası ve sevdiği adamın babasının, kardeşinin katili olması. Dizi bilindik bir senaryoyla yayın hayatına girdi.
16 bölüm yayınlanması beklenen The king’s affection dizisinin ilerleyen zamanlarda nasıl bir seyir göstereceği bilinmez fakat nasıl bağlayacaklar diziyi merak ediyorum. Sarayda kimseyi yanına yaklaştırmayan, herkesle arasına fiziksel bir mesafe koyan bu genç kız saray yasaları gereği ergenliğe girdiğinde evlendirilmek zorunda. En azından izlediğim diğer dizilerde durum bu şekildeydi. Çünkü krallığın devamı için bu önemli. Birde kızın annesi ölmeden önce bu sırrı ölene kadar saklamalısın diye bir tembihte bulunuyor prensese- prens olan prensese-. Bu nasıl olacak anlamıyorum. Bir süre sonra illaki bu prens niye evlenmiyor diye soracak saray erkanı. Neyse o da artık senaristin sorunu. Bulurlar bir yolunu elbette.
Dizide, alenen kız gibi görünen bir genci erkek kılığına sokmaları ve bunu tüm saraya yutturmalarını anlarım fakat dizide geçen bu diyaloğu anlayamam. İkizler doğduğunda kral şu cümleyi kurar. ‘Bir kızla aynı rahmi paylaşan bir prens nasıl ülke yönetir. ‘ Yumurtadan çıkan kralın bu sözleri karşısında insanın feministliği bile söyleyecek kelime bulamıyor.

The King’s Affection Dizisinin Oyuncu Kadrosu
- Park Eun-Bin / Lee Hwi
- Rawoon /Jung Ji Woon
- Nam Yoon Soo / Lee Hyun
- Lee Pil-Mo / Ye Jong
- Jung Chae-Yeon / Noh Ha-Kyung
- Bao Soo-Bin / Jeong Seok Jo