Daredevil Konusu: Adaleti Sağlamak için Görmeye Gerek Yoktur

Kaynağını çizgi romanlardan alan bir Marvel yapımı Daredevil. Dizi her ne kadar yakın geçmişte çekilmiş olsa da; Daredevil’in ortaya çıkması 1964 yılına kadar uzanır. Son dönemlerde sinemaların kapıları çizgi romanlardan geçer oldu. Özellikle süper kahraman konulu yapımlar. Ben şikayetçi değilim şahsen. Marvel gibi köklü ve işini bilen bir yapımın elinde işlenmiş sonuçta ne kadar kötü olabilir ki.

Daredevil dizisinin konusuna gelelim. New York’un Hell’s Kitchen bölgesinde, hayatını avukatlık yapmakla kazanan görme engelli bir adamın kahramanlık hikayesini anlatıyor dizi.  Matt Murdock, küçük yaşta geçirdiği bir kaza sonucu görme duyusunu kaybeder. Buna karşılık diğer duyu organları gelişmeye başlamıştır. O artık görmekten çok daha fazlasını yapıyordur. Şehrin bir ucundaki çığlıkları bile keskin kulaklarıyla duyar hale gelir. Stick adlı onunla aynı özellikleri taşıyan hocasından öğrendiği dövüş sanatları, onu tam bir silaha dönüştürür. Hiç kimsenin şüphelenmediği bir silah. O gündüzleri elinde değneğiyle zor ilerleyen kör bir avukattır. Geceleri ise karanlığı kendine in yapmış bir Daredevil. İlk başlarda kahramanlık gibi bir niyeti yoktu bu adamın. Herkes gibi yaşamaktı arzusu ta ki bir gece küçük bir çocuğun sesini duyana kadar. Kim kulaklarına sızan bir iniltiyle uyuyabilir ki? Üstelik masum bir iniltiyken bu. Avukatımızın hikayesi de o gece başlar. Amacını bulmuştur. O şehirde hiçbir masumun çığlığına kayıtsız kalmayacaktır artık…

Daredevil Dizisini İzlemek İçin Üç Sebep

Aksiyon akıyor dizide: Marvel yapımları arasında izlediğim ilk dizi kendileri. Başlarda çok karanlık ve kasvetli gelmesine rağmen daha sonra vites arttırıyor. Bunda en büyük pay aksiyon sahnelerinde elbette. Bir an olsun temposunu durdurmuyor dizi. Dövüş sahneleri genellikle karanlık mekanlarda geçiyor. Daredevil durumu eşitlemek için olay yerine gittiğinde ilk iş olarak ışıkları kapatıyor. Görme engelli bir kahramandan da bu beklenir elbette. Matt Murdock karakterini canlandıran oyuncu, Gece kahraman gündüz avukat ikilemini iyi yapıyor. Oyuncu mimiklerine kadar hissettiriyor o durumu.

Kötü adam işinin hakkını veriyor. Sezonlar birbirinden bağımsız gibi görünmesine rağmen ortak düşmanda ilerliyor. Fisk adlı bütün şehre hakim olmaya çalışan zengin bir adama çıkıyor Daredevil’ın tüm yolları. Düşmanı iyi işlemişler. Fisk’i tüm yönleriyle ele alıyorlar. Adam çok kötü evet ama sevdiği kadın için her şeyi yapabiliyor. Yenilgiyi kabul etmekte buna dahil. Sevmeyi de nefreti de düşmanlığı da çok yükseklerde yaşayan bu adamın nasıl bu hale geldiğini izlediğinizde adaleti sorgulamadan edemiyorsunuz.

Dizideki yolsuzlukların, gerçek hayatın ta kendisi olduğunu görüyorsunuz. Dizideki kötü adam bir ahtapot gibi şehrin tüm dairelerine yayılmış. Polis teşkilatında yada adli mercilerde fiks tarafından satın alınan adamlara rastlamak mümkün. Fiks’in foyasını ortaya çıkarmak için ifade vermeye giden bir adamın sorgu yapan memur tarafından öldürülmesi çok acıydı. Maalesef böyle olaylar sadece beyazperdeye özgü değil.

Dizi izlemeye değer mi?

İlk sezonun temposu yavaştı. Diziye ve oyunculara alışmak biraz zaman alsa da diğer sezonlar su gibi akıp geçiyor. Daredevil ve kötü adamı oynayan adam rollerinin haklarını veriyorlardı. Birçok özelliğinden dolayı Netflix en iyi diziler listemde yer alıyor kendileri. O karakterlerin hikayeleri de diziye oturmuştu. Fakat başrol karakterinin arkadaşlarını bir türlü beğenemedim. Hikayeleri de kendileri de bana çok yavan geldi. İki karakterde de oturmayan bir şeyler vardı sanki. Onun dışında dizinin olay örgüsü çizgisinden bir an olsun sapmaması güzel olmuş. Marvel’ın diğer dizileriyle olan birleşimi hiç abes durmuyordu. Marvel seviyor bu tür evren geçişlerini. Her diziyi birbirine bağlayacak yemler atıyor çaktırmadan. Bu işi de iyi başarıyor üstelik.

Okumak istediğiniz başka yazılarım olursa buyurun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.