Çernobil 1986 Filmi: İnsanın Doğaya ve Kendisine Yaptıkları

Çernobil 1986 film yorumları; Çernobil faciası öncesi ve sonrasına kısaca değineceğim yazımda sizlere, filmden daha fazla bilgiler vermeye çalıştım.

Yıl 26 Nisan 1986. Gecenin bir yarısı, Ukrayna’nın başkenti Kiev’in 90 km kuzeyinde bulunan Çernobil santralinde haraketlilik oluşmaya başlamıştır. Ne Ukrayna ne de santralde çalışan mühendisler ve aileleri için kurulmuş olan, 50 bin kişilik işçi şehri Pripyat  bu durumdan haberdardı. Gece yarısı santralde çalışan mühendisler soğuk savaşın daha da kötüleşeceği düşüncesiyle 4. Reaktörde bir deneme yapmaya karar verdiler. O anda bilmedikleri şey ise; bu yaptıkları denemenin soğuk savaştan bile daha tehlikeli olduğuydu.

SSCB, Ekim Devriminin ardından 1917 yılında Çernobil’e bir nükleer santral kurmaya karar verir. İlk reaktör 1977 yılında ikinci reaktör 1978, üçüncüsü ise 1981 yılında kurulur. Fakat Rusya bütün bu reaktörleri yeterli bulmaz ve soğuk savaşın verdiği korkuyla alelacele 4. Reaktörü kurdurur. Mühendisler; 1983 yılında kurulan bu reaktörün birçok eksiği olmasına rağmen, 1986 yılı gecesinde tüm güvenlik sistemini kapatarak reaktörü soğuturlar. Üstelik reaktörün gücü 200 megabayta kadar düşürülmüştür. Bu, sınır olan 700 ün çok çok altındadır. Güvenlik sisteminin dahi olmadığı reaktör kısa bir süre sonra güneşin yüzeyindeki sıcaklıkla yarışırcasına ısınmaya başlar.

Mühendisler geçenin bir  yarısı bir şeylerin ters gittiğini anlarlar ve sistemi kapatmaya çalışırlar fakat her şey için çok geçtir bunu reaktörün tepesini kaplayan bin ton ağırlığındaki kapağın büyük bir gürültüyle yerinden fırlamasıyla anlayacaklardı. Reaktör patlamıştır evet. İçeresinde barındırdığı radyasyonu tutacak hiçbir güç kalmamıştır artık. Hemen ardından gelen ikinci patlama ise ilk olarak içerideki 30’u aşkın mühendisin canını aldı; devamını getirecek olan bu nükleer felaketin izlerini ise binlerce yıl çoğu canlı üzerinde taşıyacaktı.

çernobil itfaiye anıtı
Yangına ilk müdahale eden itfaiyeciler için yapılmış bir anıt

Çernobil Faciasının ardından Yaşananlar

Pripyat halkı iki kilometre ötedeki patlamayı izlemek için Çernobil’in yakınlarına koşarken yıllar içerisinde kanserden öleceklerini bilmiyorlardı yada yangını söndürmeye giden itfaiyeciler aşırı radyasyondan iki hafta içerisinde öleceklerini.

Pripyat, Ukrayna, Rusya Avrupa hatta ülkemize dahi sıçrayan bu radyasyon yığını; kanser, sakat çocuk doğumları gibi birçok felaketi yaşatacaktı insanlığa.

çernobil pripyat şehri lunapark
1 Mayıs işçi bayramında açılması planlanan bu lunapark hiç açılamadı.

İşçiler şehri, Güllerin şehri diyerek anılan Pripyat ise 36 saat sonra başlatılıp hayalet şehre döndü. İnsanlara geçici olduklarını söyledikleri bu boşaltma, kimsenin evlerine dönemediği bir hatıra olarak kaldı zihinlerde. Kimi bu hatırayı yıllar içerisinde radyasyondan kanser olarak hatırladı kimi sakat çocuğunun yüzüne bakarak. Peki ele ne geçti. Soğuk savaş diyorlar sıcak savaş diyorlar ne derlerse desinler içinde savaş geçen hiçbir cümle hayırla bitmez. Nükleer gibi insan eliyle insana doğrultulmuş yıkımlardan kurtulmak yerine onları burnumuzun dibine sokanlar tarihten nasibini ne zaman alacaklar merak ediyorum.

Gelelim Filmin Konusuna

Çernobil 1986 filminin bilgi eksikliğinden dolayı yukarıdaki yazımı biraz uzun tuttum. Film; itfaiyecilik yapan Alexey’i ve yıllar önce ayrıldığı sevgilisi Olga’yı merkez alarak çekilmiş. Sanırım biraz dikkat çekmek için yapmışlar bunu. Alexey, yıllar sonra Olga’yı gördüğünde 10 yaşında bir çocuğu olduğu öğrenir ve itfaiyecilikten ayrılarak onlarla yeni bir hayat kurmak ister. Tam istifa ettiği ve gideceği sırada santralde meydana gelen patlama sonucunda geri dönmek zorunda kalır ve yangına ilk müdahale eden ekibin içerisinde bulur kendini. Oğlu patlamanın yol açtığı radyasyona maruz kalmış ve hastalanmaya başlamıştır. Olga hem yıllar sonra kavuştuğu adam için hem de oğlu için endişeler içerisinde kıvranırken; etrafındaki felaketin onlara anlatılandan çok daha fazlası olduğunu fark edecektir.

Film Genel Anlamda İnsanları Tatmin Edebildi Mi?

Beni etmedi. İmdb puanının 10 üzenden 5 olması da gösteriyor ki birçok insanı tatmin edememiş. Gerçek bir felaketi biraz ilgi çeksin diyerek bir aşk dramına dönüştürmelerine gerek yoktu bence. Üstelik patlamayla ilgili hiçbir bilgi verilmiyordu filmde. Evet insanlar öldü. Peki bu ölümlerin ardında yaşanan gerçekler nelerdi? Ben daha ayrıntılı bilgiler beklerdim fakat film basit bir doğal afet filmi gibiydi.  Çığ düşmesi, deprem yada yanardağ patlaması gibi filmlerde izlediğimiz olay örgüsünden bir farkı yoktu.

Tek farkı onların doğal, bunun ise insan elinden çıkmış olması…

Her izlediğimiz filmin insanlara yansıtmak istediği bir duygusu ve düşüncesi vardır. Kimileri bunu yansıtmayı iyi başarır kimileri ise çuvallarken bunu kendini. Kimin başardığını kimin ise başaramadığını sitemde anlatmaya çalışıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.