Black Widow filmi konusu, analizleri…

Bir kadın düşünün ki yıllarca hiçbir süper gücü olmamasına rağmen süper güçlerin yanında yer aldı. Üzerinde zırhı olan adamlardan yada deneyler sonucu güçlenen dev yeşil adamlardan onu ayıran, aldığı eğitimdi. Tüm hayatını elinden alan eğitim onda geriye; soğuk, yenilmesi güç bir kadın bıraktı. Kimden mi bahsediyorum
Black widow namı diyar Kara dul, Natasha Romanoff…
Marvel’in eşitlikçi bir sinema hayatına geçişinin ilk meyvelerinden biri olan Black Widow solo filmi geçtiğimiz aylarda izleyicisiyle buluştu.

Gelelim Black Widow-Kara Dul Filminin Konusuna
Natasha Romanoff (Scarlett Johansson), küçük yaşta Sovyetler bireyliğinin suikastçı ve ajan yetiştirmek için kurduğu Red Room programı tarafından kaçırılır. Programın amacı; kusursuz, her role girebilen savaşçı kadınlar yetiştirmektir. Bu kadınlar; doğum yapamasınlar diyerek rahimlerinden arındırılmış, krallıkları yok edecek beceriye , rejimleri değiştirecek bilgeliğe sahip robotlar olarak tasarlanırlar. Nataşa; belirli bir yaşa geldiğinde programdan kurtulmanın bir yolunu bulur ve Avengers olmaya kadar giden hayatın kapısını açar.
Film o yıllara çok az değinerek Natasha’nın çocukluğundan başlıyor. Amerika’da , Rusya tarafından yerleştirilen ajan aileler vardır. Bu aileler normal bir Amerikalı gibi yaşar konuşur ve düşünür. Zamanı geldiğinde de harekete geçerler. İşte bu ailelerden birisi de Natasha ve kurmaca ailesidir. Sahte ailesiyle birlikte geçirdiği üç yılın ardından kardeşiyle ayrı düşer ve aradan 21 yıl geçer. O artık Avergers olmuş ve üç yıllık ailesinden ona geriye hiçbir şey kalmamıştır, ta ki kardeşinden aldığı bir hediyeye kadar. O zaman aile yavaş yavaş bir araya gelmeye başlar, zira kardeşlerin ortak bir düşmanı vardık artık.
Yıllar önce ölmesi gereken Red Room programının generali…

Black Widow Filmi Beklentiyi Karşıladı mı?
Natasha Romanoff’u yıllardır Marvel’ın filmlerinde bir yan karakter olarak izledik. Bir solo filmi çıkacağını öğrendiğimde aklımdan tek bir şey geçti.
Bu stüdyonun yaptığı en akıllıca iş olmuş.
Natasha gibi Marvel Evrenine çok şey katmış; azmin, aklın ve fiziksel gücün simgesi bir karakterin hak ettiği mertebeyi almış olması hoşuma gitti. Marvel filmlerini izleyenlerin çok iyi bileceği gibi o evrendeki olaylar birbiriyle hep bağlantılıdır. AvenGers Andgame filminde, ruh taşını ele geçirmek için Natasha kendini feda etmişti. Ölmüş bir karakterin filminin nasıl olacağı konusunda tahminler yürütüldü durdu. Ne de olsa bu onun bir veda filmiydi.

Marvel’ın onun gibi bir karakterin hayatını; basit bir ara filme sığdıracak kadar düşüncesiz olabileceğini tahmin edemedim. Red Room programının; o küçük kızlardan nasıl bir silah yarattıklarına üstün körü değinmelerini -değinemeye çalışmaları- anlamadım doğrusu.
Basitti.
Her şeye rağmen çok basit bir aksiyon filmi izledik. Bir karaktere bu şekilde veda etmemeliydik. Aksiyon sahnelerinin çokluğu duygusal derinliğin önüne öyle geçiyordu ki bir ara solo filimi mi yoksa alelade bir Marvel filmi mi izliyorum anlamadım.

Filmde İyi Olan Sahneler
Filmde beğendiğim yerler ikiyi geçmiyor maalesef.
İlki Natasha’nın kardeşi Yelena. Filmin sürpriz yumurtasıydı kesinlikle kendileri. Ona hayat veren Florence Pugh’ın tüm sevimliliği; Yelena’nın tatlı ve sivri diliyle birleşince Natasha’nın gölgesini zorlayan bir kadın çıkmış ortaya. Marvel’ınin bunu bilerek yaptığını , o kadını yeni Avengers olarak hazırladığını düşünüyorum ki filmsYelena karakterini tanıtmak için kozlarını iyi oynamadı değil.
Diğeri ise ıslık sahnesiydi. Yelena ve Natasha’nın vedalaşırken birbirlerine son defa ıslıkla selam vermeleri ardından bu ıslığın Nataşanın mezarında son bulması buruk bir ayrıntıydı.
Kızıl saçlı bir Rus ajanına böyle yüzeysel bir filmle veda etmek yakışmadı.
Son olarak bir şeye değinmek istiyorum. Program tarafından kaçırılan çocukların çaresizliğini tek sahne ile net bir şekilde göstermeyi iyi başarmışlar kesinlikle. Onların çaresiz yüzlerini gördükçe hayatın adaletsizliğine isyan etmeden duramadım çünkü çocuklar bu dünyada cıvıl cıvıl sesleriyle var olmalılar bir konteynırın arkasındaki korku dolu bakışlarıyla değil…